8 Şubat 2019 Cuma

Kedilerde Üremenin Kontrolü

Kedilerde üremenin kontrolü deyince burada birçok konu akla gelmektedir. Bunlar sırayla ana başlıklar halinde izah etmeye çalışacağız. Burada anlatılan bilgiler ışığında kesinlikle herhangi bir uygulama yapmayın. Çünkü anlatılan bilgilerin kedinizin herhangi bir farklı durumundan dolayı olumsuz (ölüm gibi) doğurabilir ki bu yüzden mutlaka Veteriner Hekim 'inizin bilgisi ve ışığında bu uygulamaları yapın.

Kedilerde üremenin kontrolü 5 ana başlıkta inceleyeceğiz.

Bunlar;
  • Kedilerde Kızgınlığın ertelenmesi,
  • Kedilerde Başlayan Kızgınlığın (Östrüsün) Baskılanması,
  • Kedilerde Ovulasyonun (Yumurtlama) Uyarılması,
  • Çiftleşen Kedilerde Gebeliğin Oluşmasını Engelleme,
  • Kedilerde Gebeliğin Sonlandırılması
Kedilerde üremenin kontrolü özellikle ev kedileri açısından önem arz etmektedir. Kediler ilk olarak bilinmelidir ki kızgınlık zamanlarında çok hırçın davranışlar sergilerler. Bunun yanında bit batımda yumurtlama sayıları fazla olduğundan dolayı doğumda fazla yavru yapmaktadırlar. Fazla yavru yapan kediler hep yıpranmakta hem de hırçın olmaktadırlar. Gerek erkek kedi olsun gerekse dişi kediler olsun cerrahi operasyon sonucunda kalıcı olarak üreme sonlandırılabilirler. Tabi bu konuda benim şahsi düşüncem kediler çiftleşme haklarının anormal bir durum söz konusu olmadığı takdirde alınmamasıdır. Dişi kedide cerrahi girişim olarak; ovariohysterectomy, ovariectomy veya salpingectomy düşünülebilir.
Kedilerde hormonal müüdahelenin dezavantajları vardır. Düzenli olarak iğne yapılması ya da hapların yutturulmasında ki zorluklar ve bunun yanında uzun süre progestagenlerin kullanılması dezavantaj sağlamaktadır. Progesteronların özellikle uterus üzerinde olumsuz yan etkiler yapması kistik endometrial hiperplazi, pyometra, vb., bazı progestagenlerin meme neoplasmlarına sebep olabilmesi ve sonuçlarının cerrahi girişimler kadar köktenci olmaması şeklinde sıralanabilir. Bunun yanında kedilerde pubertası (kemik gelişimi) tamamladıktan sonra ilk kızgınlığın da (östrüsda) baskılanması doğru bulunmamaktadır.

Kedilerde Kızgınlığın (Östrüsün) Ertelenmesi

Kedilerde Kızgınlığın (Östrüsün) ertelenmesinde amaç kedinizin kızana geleceği zaman öncesinde gerekli uygulamayı yapıp kedinizin kızgınlık dönemi atlatmaktır. Bu amaçla geçici veya devamlı olarak sağlanabilir. Bunun için Medroksiprogesteron asetat (MAP), 25 mg dozda deri altı enjekte edilirse östrüsü ertelediği gibi, 6 ay aralarla tekrar ile devamlı bir ertelenme sağlanabilimektedir. MAP, 2.5 mg/gün dozda 6-14 gün verildiğinde ise östrüsleri 1-3 ay erteleyebilmektedir. MAP, anöstrüs veya metöstrüs döneminde başlanıp, yıl boyunca her hafta 5 mg, oral yolla uygulanarak devamlı erteleme sağlanabilir.
Megastrol asetat (MA) 'ın östrüslerin ertelenmesi için normal dozu 2.5 mg/günlük X 8 haftadır. Diğer bir dozlamada 2.5 mg/haftalık X 18 ay uygulanabilir.
NET 'in oral dozu ise 0.2 mg/kg/günlük olup (Siyam ırkında 0.4 mg/kg), uygulamanın sona ermesinden 2-4 hafta ile 6 ay arasında kızgınlıklar yeniden başlar.
Klormadinon asetat (CAP) 20-30 mg dozlarda, üç hafta ara ile iki defa enjekte edilir ve daha sonra 3 ay aralarla tekrar edilir.
Diğer bir seçenek olarak, Miboleron beklenen kızgınlıktan 30 gün önce başlanıp, 50 mch günlük oral verilerek sağaltım süresince östrüsler ertelenebilir.
Burada verilen bilgiler etken madde olaraktır. Kullanacağınız ilacı Veteriner Hekim 'inizin reçetesi doğrultusunda kullanın. Bu ilaçların hepsinin ticari ismi farklıdır bunu asla unutmayın.

Kedilerde Başlayan Kızgınlığın (Östrüslerin) Baskılanması

Kedinizin kızgınlık zamanı beklediğinizden önce oldu veya kızgınlığı ertelemek için gerekli zamanda ilacı kullanmadınız. İşte bu durumda kedilerde başlamış bulunan proöstrüs/östrüsün baskılanması için de progestagenler kullanılmaktadır.
Medroksiprogesteron asetat (MAP), ilk üç-dört gün 10-20 mg/gün ve izleyen 12 - 14 gün süresince de 5-10 mg/kg verilebilir.
Megestrol asetat (MA) 'ın 2-3 mg/kg tek dozu kedilerde ovulasyonu engellemekle birlikte, 2 mg/ kg dozun yedi gün süre ile uygulanması kızgınlıkları 1-4 ay erteleyebilmektedir.
NET 'ın 1 mg/kg X 5 gün, izleyen beş günde 0.5 mg/kg ve 0.2 mg/kg/günlük oral uygulaması ile istenildiği sürece baskılanma sağlanabilir. Uygulamanın başlamasını .izleyen 72 saat içinde östrüsler kaybolur ve bitiminden sekiz gün sonra yeniden başlar.
Henüz yeterince pratiğe aktarılmamakla birlikte; kuvvetli GnRH antogonistleri kullanılarak östrüsler ertelenip, yatıştırılabileceği gibi, GnRH 'ya karşı immunizasyon da fertilitenin düşmesine sebep olarak bu konuda dolaylı şekilde etkili olmaktadır.
Burada verilen bilgiler etken madde olaraktır. Kullanacağınız ilacı Veteriner Hekim 'inizin reçetesi doğrultusunda kullanın. Bu ilaçların hepsinin ticari ismi farklıdır bunu asla unutmayın.

Kedilerde Ovulasyonun (Yumurtlama) Uyarılması

Kedilerinizi gebe bırakmak istiyorsunuz ama kediniz bir türlü kızana (östrüsa) geldiği halde gebe kalmıyor yani yeterli düzeyde ovulasyon gerçekleşmiyor. Bunun için kedilerde östrüsün (kızgınlığın) birinci ve ikinci gününde 250 Ul HCG/gün veya östrüsün ikinci günü 25 mcg GnRH uygulanabilir. Diğer bir seçenek olarak, 50 mcg GnRH enjeksiyonun ’dan 48-96 saat sonra 10 mg/kg dozda proligeston deri altı uygulanabilir.
Kedilerde ayrıca, cervix uteri'nin mekanik ve elektriksel uyarılması ya da yinelenen çiftleştirmeler ile ovulasyon şekillendirilerek sonraki östrüse kadar korunma sağlanabilmektedir. Diğer bir uygulamada, 50 mcg GnRH enjeksiyonundan 48-96 saat sonra 10 mg/kg dozda proligeston deri altı yolla enjekte edilebilir.
Burada verilen bilgiler etken madde olaraktır. Kullanacağınız ilacı Veteriner Hekim 'inizin reçetesi doğrultusunda kullanın. Bu ilaçların hepsinin ticari ismi farklıdır bunu asla unutmayın.

Çiftleşen Kedilerde Gebeliğin Oluşmasını Engelleme

Kediniz kızgınlığını baskılayamadınız ya da kızgınlığa gelen kedinize hakim olamadınız ve çiftleşmesini engelleyemediniz. Bu durumda istenmediği halde çiftleşen kedilerde gebeliği engellemek üzere östrogenlerden yararlanılabilir.
Kedilerde anılan amaçla dietilstilbestrol 2 mg dozda, çiftleşmeden 2,3,7 ve 10 gün sonra kas içine enjekte edilerek implantasyon engellenebilir. Ostradiol benzoat ise çiftleşmeden iki-üç gün sonra 0.5-1 mg kas içine verilebilir. Ya da östradiol cypionat çiftleşmeden 40 saat sonra 125-250 mcg dozlarda bir kez kas içine uygulanabilir. Ancak yukarıda dozlamalarda yapılan enjeksiyonları takiben uzun süren bir östrüs (kızgınlık) ve onu izleyen yine uzunca bir anöstrus dönemi ile kronik endometritis ve pyometra riskleri de göz önünde tutulmalıdır.
Megestrol asetat (MA) , östrüs sırasında tek bir 2.0 mg dozda oral yolla verilerek implantasyona engel olunabilir. Aynı şekilde DMA çiftleşmeden sonra

2.5 mg oral yolla verilerek implantasyon engellenebilir ve 20 30 gün sonra yeni bir kızgınlık görülür.
Burada verilen bilgiler etken madde olaraktır. Kullanacağınız ilacı Veteriner Hekim 'inizin reçetesi doğrultusunda kullanın. Bu ilaçların hepsinin ticari ismi farklıdır bunu asla unutmayın.


Kedilerde Gebeliğin sonlandırılması

Kediniz kızgınlığa gelmesini engelleyemedik, kızgınlığa geldi baskılayamadık, kızgınlığı gösterdi ve çiftleşmeyi engelleyemedik, kediniz çiftleşti gebeliğin oluşmasını da engelleyemedik ve sonuç olarak kediniz gebe kaldı. Bu durumda kedinizin gebeliği sona erdirmek üzere PG analogları (PG), 40. günden sonra, 24 saat ara ile iki defa, 0.5-1.0 mg/kg dozda, deri altına enjekte edilerek abortus oluşturulabilmektedir.
Henüz üzerinde yeterince araştırma yapılmamış olmasına rağmen; bromocriptin ya da cabergolin gebeliğin ikinci yarımında abortus yaptırabilmektedir. Yine GnRH antagonistleri, PG 'lerle kombine olarak östrüsten 2-4 gün sonra uygulanarak gebeliğin şekillenmesini engelleyebilirler. Aynı amaçla bazı embriyotoksik bileşikler de öngörülmektedir.

Burada verilen bilgiler etken madde olaraktır. Kullanacağınız ilacı Veteriner Hekim 'inizin reçetesi doğrultusunda kullanın. Bu ilaçların hepsinin ticari ismi farklıdır bunu asla unutmayın.

7 Şubat 2019 Perşembe

Evcil Kuşlarda Paramyxovirus Enfeksiyonu

Evcil kuşlarda Paramyxovirus enfeksiyonunda etken Paramyxoviridae familyasında yer alan RNA ’ lı ve zarflı bir virusdur. Kanatlı Paramyxovirusları 9 farklı serotipe ayrılmıştır. Papağangillerde PMV-l ve PVM-3 öneme sahiptir. Tüm vücut sekresyonları ile yayılır ve çevrede uzun süre kalabilir. Oral ve solunum yoluyla bulaşır.
PMV-l, tavuklarda Newcastle hastalığı oluşturur ve tüm kanatlı türleri bu virusa duyarlıdır. Bazı ülkelerde papağanlar da zaman zaman düzenli bir şekilde görülür. Buna karşın Avrupa da tavuklardaki aşılama programlarına bağlı olarak nadir görülmektedir. PMV-l’in virülensi Virusun suşlarına göre değişmektedir. Suşlar, civcivler için lentojenik (avirülent hastalık oluşturmaz), mezojenik (virülensi düşük) ve velojenik (virülensi yüksek) olarak üçe ayrılmıştır. Tavuklarda lentojenik olan suş, papağangiller de velojenik olabilir. Tavuklardan izole edilen virusla hazırlanan canlı aşılar ile papağangiller aşılandığında bu durum akılda tutulmalıdır. Bazı ülkelerde PMV-l mesojenik suşlar, aşı üretimi için kullanılmaktadır. Bu tür aşılamalar da latent enfeksiyon oluşabilir ve hastalığın etiyolojisinde göz önünde tutulmalıdır. PMV-l solunum havasında bulanabilir ve inhalasyonla yayılabilir. Fakat oral yolla da bulaştığı unutulmamalıdır. Virus için hedef hücreler, böbrek, merkezi sinir sistemi, sindirim sistemi ve solunum sistemindeki epitelyal hücrelerdir.
PMV-3 farklı tür papağangillerden izole edilmiştir. En sık Grass parakeet, Cockateil ve Lovebird ’lerde görülür. Bu kuşları etkileyen PMV-3 virusu monoklonal antikorlar ile hindileri etkileyen viruslardan ayrılabilir.

Klinik Belirtiler

PMV-l enfeksiyonları perakut seyreder ve ölümden önce klinik belirtiler yoktur. Fakat çoğu olgularda solunum ve bağırsakla ilgili belirtiler gelişir. Kuşlar durgundur ve yem tüketimini azalmış veya durmuştur. Daha sonra denge kaybı, tortikollis, opisthotonus ve tremorlar gibi merkezi sinir sistemi belirtileri oluşur.
Populasyon bazında birkaç kuş merkezi sinir sistemi belirtileri gösterirken, diğer kuşlar hiçbir belirti göstermeksizin ölürler. Suşun virülensine bağlı olarak PMV-1, latent enfeksiyon ya da orta dereceli belirtiler meydana getirebilir. Böyle olgularda kuşlar, ilave belirti göstermeksizin birkaç gün durgun görünürler. PMV-1 insanlara da geçebilir ve şiddetli konjunktivitis oluşturma yeteneğine sahiptir. Direnci düşük veya immun yetersizlik bulunanlarda hastalık daha ciddi seyreder.
PMV-3 enfeksiyonları çoğu olgularda PMV-l kadar ciddi seyretmez. Vakaların çoğunda sadece orta dereceli merkezi sinir sistemi belirtileri oluşur. Populasyonda görülmüş ise özellikle genç kuşlarda ölüm oranı artar. PMV-3 Grass parakeet’lerde her zaman merkezi sinir sistemi belirtileri (tortikollis, dönme) ile birlikte düşünülmelidir. Bu kuşlar iyileşmez. Çünkü bu enfeksiyonda, genellikle pankreatitis gelişir.

Evcil Kuşlarda Paramyxovirus Enfeksiyonunda Tanı

Virus izolasyonu ve virus saptanması amacıyla enfekte doku ve kloaka sürüntü örnekleri kullanılır. İzolasyon ile pozitif sonuçlar birkaç gün içinde alınabilir. Ancak örneğin kesin negatif denebilmesi için birkaç pasaj (3-4 hafta) gerekir. Bu nedenle izolasyon rutin tanıdan çok araştırma amacıyla kullanılır. İzolasyon ve virülens tayini için, civciv embriyo veya tavuk hücre kültürü kullanılır. İzole edilen Virus, hemaglütinasyon ve hemaglütinasyon inhibisyon testleri ile PMV-l ve PMV-3 olarak doğrulanır.
Tanısal amaçla ELISA ve agar jel presipitasyon testi de kullanılabilir. Dokularda ve sürüntülerde virusu saptamak amacıyla PCR veya real-time PCR kullanılmaktadır. Spesifik problarla tip tayini de (PMV-1 ve PMV-3) yapılabilir. Aşı yapılmayan kuşlarda hemaglütünasyon inhibisyon testi kullanarak antikor saptamak daha çabuk tanıya götürür. Bu PMV-1 ve 3’ün ayırımına imkan sağlar.

Tedavi

Sağaltım için mutlaka Veteriner Hekim 'inize başvurun. Burada yazılan tedaviler bilgi amaçlıdır. Burada verilen bilgilerle tedavi edilmeye çalışılan hastanın oluşabilecek olumsuz tüm sonuçlar için hiçbir sorumlukluk kabul edilmez.

Spesifik sağaltımı yoktur. Destekleyici ve belirtilere yönelik sağaltım, hayatta kalmaları için bazı kuşlara yardımcı olabilir. Özellikle değerli ve üretim kuşlarında hiperimmun serum kullanılabilir. Her iki sağaltım yöntemi ile diğer topluluklara Virusun yayılması yada diğer kuşları enfekte etme riski vardır. Hastalık aynı zamanda diğer kuşlar için yüksek bulaşıcılık özelliği gösterdiğinden, genellikle ötenazi tavsiye edilir. Merkezi sinir sistemi belirtileri ilerlemez.
Koruma
Papağanlar cansız aşılarla (tavuk yada güvercin aşıları) aşılanmalıdır. Çünkü zayıflatılmış canlı aşılar risk oluştururlar. Canlı aşılar, saha suşunu inhibe ettiğinden acil bir aşılama olarak düşünülmektedir. Çoğu ülkelerde PMV-1 için aşılama kuralları vardır. Hindilerde PMV-3 için aşı bulunmaktadır ve papağanlar için de kullanılabilir.


Kaynaklar: vetrehberi