27 Kasım 2024 Çarşamba

Arıcılık Tarihi ve Arıcılığın Önemi

 

Arıcılık Tarihi

Arıcılık tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 7000 yıllarına ait mağara resimleri, çok eski tarihlere ait arı fosilleri ve tarihi buluntular bu görüşü doğrulamaktadır. Mısır da 4000 yıl önce Firavun mezarlarında  bal ve balmumları bulunmuştur. Yine mısırlıların ayinlerinde  balın yer aldığı ve kral hanedanlarından birisinin arıyı simge olarak kullandığı bilinmektedir. Mısır’da göçebe arıcılık yapılmaktaydı ve bu nedenle buradan Yunanistan, Filistin ve Kıbrıs’a arıcılığın yayıldığı düşünülmektedir.

Hindistan’da MÖ 3000-2000 yılları arasında arı ve bala ait bilgiler bulunmuştur. Babilliler balı hem gıda hem de ilaç olarak kullanmışlardır. MÖ 384-322 yılları arasında yaşayan Aristo, yazmış olduğu “Hayvanlar Tarihi” adlı eserinde (5 ve 9. kitap) kovan içerisinde ana arı, erkek arı ve işçi arı olarak 3 tip arının olduğunu, arıların çiçek tozu topladıklarını, işçi arıların su taşıdıklarını ve işçi arılar arasında iş bölümü bulunduğunu ifade etmiştir. Bu eserde sadece, arıların çiçek tozundan balmumu ürettikleri konusunda yanılgıya düşmüştür. Yunanlılar saplardan örülmüş kovan, sepet kovan ve tahta kovan kullanmışlardır. Romalılar arılar hakkında çok yazı yazmışlardır. Milattan önce Cato, miladi yıl başlangıcında Columella, Virgil ve 4. Georgies arı hakkında bilgiler vermişlerdir. Columella arılıktan 2.5 ton bal alınabileceğini, kovanların arılığa nasıl yerleştirileceğini, kovanların nasıl yapılması gerektiğini ve arıcılıkta kullanılan alet ve malzemelerin esaslarını yazmıştır. Boğazköy kazıları, MÖ 1300 yıllarında Hititler devrinde arıcılığın önemli bir zirai faaliyet olduğunu göstermiştir.

Fatih Sultan MehmetKanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim devirlerinde çıkarılan Kanunnamelerde arıcılığa ait hükümler bulunmaktadır. Türk köylüsü balı asırlardır bir ilaç ve şifalı besin kabul etmiş ve hastalara bal yedirmiştir.

Yazının devamı için tıklayınız...

Etiketler: , , , , , , , , , , ,

23 Kasım 2024 Cumartesi

Tavukçuluğun Yayılmasını ve Gelişmesini Etkileyen Faktörler


Tavukçuluğun yayılmasını ve gelişmesi, tarihi gelişim içerisinde bazı faktörler tavukçuluğun yayılma ve gelişimini olumlu yönde etkilemiştir. Bunlar kısmen tavukçuluğun diğer bazı hayvancılık ve tarımsal faaliyetlere nazaran avantajları da sayılabilir. Ayrıca son yüzyıldaki hemen her alanda da ve tavukçuluk sektöründeki teknolojik değişim ve gelişim de bu faaliyet kolunun gelişmesini önemli ölçüde etkilemiştir. Aşağıda maddeler halinde sıralanmış bu faktörlerin çoğaltılması, genişletilmesi mümkünse de burada ana hatlarıyla verilmesi yeterli görülmüştür.

Tavukçuluğun Yayılmasını ve Gelişmesini Etkileyen Faktörler Nelerdir?

  1. Tavuklar yapılan itibariyle küçük cüsseli hayvanlardır. Diğer hayvanlarla mukayese edildiğinde çok daha az yem yerler, bakımları kolaydır.
  2. Çok eski zamandan beri gerek evcilleştirilmemişlerin avlanması ile gerekse evcilleştirilenlerin yetiştirilmesi ile tavuk eti ve yumurta her toplumda aranan sevilen bir gıda maddesi olmuştur. Keza evde bir hasta olduğunda ya da eve bir misafir geldiğinde hazırlanacak yemeklerin başında yine tavuk gelmekteydi. Bu alışkanlığın halen devam etmekte olduğunu söyleyebiliriz.

Yazının devamı için tıklayınız…

Etiketler: , , , , , , , ,

18 Kasım 2024 Pazartesi

Köpekler Korkar Mı?

 

Köpekler korkar mı? sorusu evde baktığımız köpekler için aklımıza gelen bir sorudur. Bu yazımızda buna sizleri fazla yormadan değinmeye çalışacağız.

Evet, köpekler de insanlar gibi korku hissederler. Korku, köpeklerin doğuştan sahip oldukları bir savunma mekanizmasıdır ve hayatta kalmaları için önemlidir. Korku, köpeği tehlikelerden uzak durmaya yönlendirir ve olası zararlardan korur. Ancak bu korkular her köpekte farklı şekilde ortaya çıkabilir ve bazı köpeklerde daha belirgin olabilir.

Köpekler korktuklarında genellikle şu davranışları sergileyebilirler:

  • Kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırma
  • Sarsılma ya da titreme
  • Havlama veya hırlama

Yazının devamı için tıklayınız...

Etiketler: , , , , , , , , ,

9 Kasım 2024 Cumartesi

Koyunların Sınıflandırılması



Koyunların sınıflandırılması, bugün dünyada var olan ve çeşitli amaçlarla yetiştirilen çiftlik hayvanları önce ayrı türler halinde gruplara dağıtılmakta ve sonra her hayvan türü içinde birbirinden oldukça farklı ırklar meydana gelmiş bulunmaktadır. Bizim konularımız daha çok ırklarla ilgili bulunduğundan, ırkların sınıflandırılmasını ele almakta ve bunun üzerinde durmaktayız.

Çiftlik hayvanları içinde hiç bir türde koyunlarda olduğu kadar fazla sayıda ırk meydana gelmemiştir. Evcil koyun dünyanın çeşitli bölgelerinde meydana getirildiğinden çeşitli coğrafi bölgelerde özel amaçlarla yetiştirilen koyunların. dünyanın başka yerlerinde yetiştirilen koyunlardan farklı oldukları düşüncesi insanların kafasında yer etmiştir. Gerek bu düşünce ve gerekse koyunlardan elde edilmek istenen verimler bakımından yetiştirilmeye verilen yön ve bu yönde sürekli seleksiyon çeşitli koyun ırklarının meydana gelmesine neden oldu. Öncellikle bölgelerin doğal ve ekonomik koşullarında yetiştiricisine daha çok kazanç sağlayacak yeni koyun tiplerinin elde edilmesi çalışmaları sürdürülmektedir. Halen dünyada var olan 200’den fazla koyun ırkının büyük bir kısmı ekonomik olarak fazla bir önem taşımamaktadır. Dünya koyunculuğunun yüzde dördünden fazlası tanınmış ve önemli 16 ırka dayanmaktadır.

Koyunların sınıflandırılması bilinen koyun ırklarının çeşitli gruplara ayrılması için değişik sistemler uygulanmaktadır. Bu sınıflandırmalarda dayanılan esaslardan biri koyunlardan yararlanma yönüdür. Bundan başka kuyruk yapılarına ve yapağı örtülerine göre koyunlar şöyle sınıflandırılabilir:

Yazının devamı için tıklayınız...

5 Kasım 2024 Salı

Koyunlarda Deri ve Vücudun Yapısı

 

İlk olarak koyunlarda deri nedir? Derinin yapısından neler vardır? Derinin görevleri nelerdir? bunlardan bahsedeceğiz. Vücudun yapısını ana başlık şeklinde sonrasında açıklanacaktır.

Koyunlarda Deri

Derinin Yapısı ve Görevleri

Kılların büyüyüp geliştiği yer deridir. Deri içinde folikül yada kıl yatağı adı verdiğimiz birimler kılları meydana getirir, büyütür ve deri üzerine çıkarır. Kıllarda büyüme dip kısımlardan olur, uç kısmından büyüme olmaz. Koyunların bakım ve beslenme durumlarına ve derinin fizyolojik işlevlerine bağlı olarak kılların büyümesi düzenli ve kesiksiz olabilir. Eğer bu bakımdan kimi aksaklıklar var ise kılların büyümesinde de aksaklıklar ve anormal durumlar meydana gelebilir.

Epidermis: Epidermis birbirine sıkı sıkıya bitişik, üst üste beş sıra hücreden yapılmıştır. En üstteki hücreler boynuzlaşmış ölü hücrelerdir ve zamanla pul şeklinde dökülüp deriden ayrılmaktadırlar ve bunların arasına kan damarları girmez. Epidermisin altındaki papillare ve reticulare tabakalarından meydana gelmiş Korium tabakası canlı olup epidermis hücrelerinin beslenmesini de sağlar.

Yazının devamı için tıklayınız…

Etiketler: , , , , ,

2 Kasım 2024 Cumartesi

Veteriner Tıbbının Yeri ve Önemi

 Veteriner Tıbbının Yeri ve Önemi Özet

İnsan tıbbı ve veteriner tıbbının tarihsel gelişim süreçleri eş zamanlı olarak başlamıştır. Geçen zaman içinde aşı, ilaç ve serum üretimi, deney ve denek hayvanları, yeni cerrahi tekniklerini uygulamaya sokma gibi konularda yardımlaşmışlardır. Aynı şekilde veteriner tıbbının erken dönemdeki öğretim aşamaları insan tıbbı öğretim kurumları içerisinde gelişmiştir. Bireysel sağlıktan halk sağlığına geçildiğinde veteriner tıbbı zoonotik hastalıkların önlenmesi bağlamında insan tıbbından daha önde yer almıştır. Bugünkü evrede ise Tek Tıp-Tek Sağlık olgusu Veteriner Tıbbını İnsan Tıbbının ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Veteriner tıbbının sadece bireysel sağlık, halk sağlığı ve tek sağlık alanlarında değil daha birçok değişik konuda işlevleri bulunmaktadır. Bunlar arasında hayvan hastalıkları ve refahı, gıda üretimi ve güvenliği, ekosistem sağlığı, hayvan ıslahı gibi konular sayılabilir. Kısaca özetlemek gerekirse Sağlıklı Çevre/Sağlıklı Hayvan/Sağlıklı Gıda/Sağlıklı İnsan/Sağlıklı Toplum düzleminde cereyan eden tüm olaylarda veteriner tıbbının yadsınamaz işlevleri ve katkıları vardır.

Yazının devamını için tıklayınız...

Atmayın



Atmayın, bu yazımda çiftliklerde etrafa, çevreye atılmaması gerekenleri hayvancılıkla uğraşan çiftçi dostlarımıza hatırlatmak istiyorum.

Büyükbaş ve küçükbaş çiftliklerinde, ne yazık ki, bazen düşük (yavru atma, abortus) sorunları oluyor. Böyle durumlarda yavru kesinlikle yok edilmemeli, bir yere atılmamalı, derhal laboratuvara tahlil için gönderilmelidir. Atık yavru tahlile gönderilmezse doğru teşhis konulamaz. Tahminlerle yapılan tedavi girişimleri sonuçsuz kalır. Lüzumsuz masraf yapılmış olur. Hastalık giderek yayılır. Sorun daha da şiddetli bir hal alır.


Yazının devamı için tıklayınız...