6 Aralık 2020 Pazar

Hayvancılığın Bitmez Çilesi; Fabrika Yemi



Hayvancılığın Bitmez Çilesi; Fabrika Yemi hayvanlar gerek yaban yaşamında gerekse evcilleştirmeden sonraki çiftlik yaşamlarında hep doğanın kendilerine sunduğu çayır otu ile beslenmişlerdir. Çünkü hayvanın doğasında ot yemek vardır. Özellikle ruminantlarda geviş getirmeyi teşvik etmesi nedeniyle kuru otun çok büyük bir önemi vardır.

Entansif dediğimiz pazara yönelik modern hayvancılığa geçilince sadece otun yeterli olmadığı görülmüş ve ilk başta ota protein değeri yüksek bazı yem bitkileri ilave edilmiştir. Ancak daha sonraları verimler arttıkça rasyona enerji değeri yüksek nişastalı tane yemler eklenmiştir. Zamanla hayvanların yaşama ve verim paylarını dengeli biçimde sağlayacak yem maddelerinin bir araya getirilip bir bütün halinde sunulması bazı zorlukları da beraberinde getirmiştir. Buradaki sorun hayvanın ihtiyaçlarını temin edecek yem hammaddelerinin her zaman ve kaliteli olarak hazır edilmesi sorunudur. Bir de verimi olumlu etkileyen vitamin ve minerallerin rasyona nasıl katılacağı önemlidir. Bu nedenle tüm besin maddelerini dengeli biçimde içeren yemlerin fabrikalarda, yani teknoloji kullanarak hazırlanması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Aslında 1980 yılından önce Türkiye’de devletin Yem Sanayi Anonim Şirketine bağlı sınırlı sayıda yem fabrikası mevcuttu. Ancak 1980 yılından sonra geçilen liberal ekonomi düzeninde özel sektör de fabrika açmaya başladı. Bu arada gelişen hayvancılığın ihtiyacını karşılamak üzere yem fabrikalarının sayısı hızla arttı. Günümüzde Türkiye’de tümü de özel sektöre ait 555 adet yem fabrikası bulunmakta ve bu fabrikaların üretimleri her geçen yıl daha da artmaktadır. Ancak son yıllarda artan fabrika yemi fiyatları hayvan yetiştiricilerinin kendi yemlerini yapmasını teşvik etti.

Tamam, yem hammaddeleri bir şekilde bulunuyordu ama bunların zarar görmeden saklanması ve homojen biçimde karıştırılmasında zorluklar vardı. Bu durum yem karma makinelerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu makineler sayesinde TMR yani toplam karıştırılmış rasyon hazırlanması kolaylaştı. Hazırlanan bir formüle göre kaba ve tane yemler makineye konularak karıştırılmakta ve belli bir partikül büyüklüğüne göre de kırılarak yem hazırlanmaktadır. Vitamin ve mineraller bu rasyona sonradan katılmaktadır. Günümüzde bir yandan kendi yemini kendisi yapan yetiştiricilerin sayısının çoğalmasına karşın bir yandan da yukarıda değinildiği gibi yem fabrikalarının üretimleri de artmaktadır.

Fabrika Yemi Fiyatları

Fabrika yemi fiyatları yetiştiricilerin her dönemde şikayetine neden olmuştur. Yıllardan beri hangi yetiştiriciye işler nasıl diye sorulsa, süt ucuz yem pahalı cevabı alınmaktadır. Bir de yetiştiriciler süte ne zaman zam gelse fabrikalar yem fiyatını artırıyor söyleminde bulunmaktadır. Ancak son bir yıldır süte zam gelmediği halde fabrika yemi fiyatları %30-40 artmıştır. Bu artışın nedeni fabrikaların yem hammaddelerinin yaklaşık %60’ını, vitamin ve minerallerin neredeyse tamamını döviz karşılığı dışarıdan almalarıdır. Soya fasulyesinde bu oran %90 çıkmış bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak da döviz kurları arttıkça doğal olarak fabrikalar hemen yeme zam yapmaktadırlar.

devamı: https://vetrehberi.com/hayvanciligin-bitmez-cilesi-fabrika-yemi/

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

5 Aralık 2020 Cumartesi

Kız Görme Turları



Dünya çapında boğa sperması satan genetik firmaları kız görme turları düzenliyorlar. Özellikle ABD’den tüm dünya ülkelerine sperma ihracatı yapan firmalar daha sonraları spermaları alıp kullanan ülkelerden bayilerini ve müşterilerini davet edip boğaların kızlarını görmelerini sağlıyorlar.

Son yıllarda, özelikle 2006 yılından bu yana sığır genetiğinde “Genomics” öne çıktı. Şimdi buzağının tüyünden alınan örnekler laboratuvarda tahlil edilip, hangi genleri taşıdıkları saptanıyor. Böylece damızlık boğalar ve boğa annesi olabilecek dişiler daha buzağılık döneminde seçilmiş oluyor. 

Genomlara göre, örneğin; süt verimisüt yağı verimifiziksel özellikler en başından ortaya çıkarılmış oluyor. Boğa spermasını kullananlar sürülerini ne yönde geliştireceklerse o yönde boğalar seçiliyor. Örneğin; meme yapısıayak yapısıendamsağrı genişliğiön ve arka bacakların açıklığımeme loblarının yerleşimimeme lobu derinliğisütçülük özellikleri gibi 18 ayrı fiziksel karakter ve diğer yandan verim özellikleri taşıdıkları genler itibariyle belirlenmiş oluyor.

Bu bilgiler spermaları kullanan çiftlik sahiplerine ileride sürülerinde görmek istedikleri gelişme ve düzeltme yönünde vaadler sunuyor.

İlk uygulamalar ABD’de gerçekleşiyor. Kızları ilk olarak ABD’de inek olan boğalar acaba vaadettikleri özellikleri gösterebilmişler mi? İşte, kız görme turları yapılan işlerin sonuçlarını yerinde görmek için düzenlenen turların adı.

Tohumlamadan sonra en az dört buçuk yıl geçiyor. Buzağılar doğuyor ve dişi buzağılar düve ya da ileriki yıllarda inek oluyorlar.

Kız görme turları düzenlenen çiftliklerde önceden verim özellikleri kataloglara yazılıyor. Boğaların kızlarına da etiket yapıştırılıyor ya da bulundukları yerin başucuna hangi boğanın kızı olduğu yazılıyor.

Ziyarete gelenler fiziksel özellikler bakımından kızları inceliyorlar.

Ön taraftan ve arka taraftan incelerken vaadedilen özelliklerin kızlarda gerçekleşmelerini hem katalogda verim olarak, hem de ineğin üzerinde fiziksel karakter olarak görüyorlar.

Arka taraftan yapılan incelemede özellikle sağrı yapısı, memenin vücuda oturması, meme başlarının uzunluğu, kısalığı, yerleşimi, arka iki lob arasındaki çatalın derinliği, bacakların konumu gibi birçok karakter inceleniyor. Gerçekten  ziyaretçiler boğa kullanımının sonuçlarını izlemekten, fotoğraflarla tespit etmekten büyük mutluluk duyarken, öte yandan kendi sürülerinde de aynı özellikleri görmek için sabırsızlanıyorlar.

Kız görme turları sonuçların görülmesini sağladığı gibi, progeny test konusunun da “genomics” e rağmen hala önemli olduğunu gösteriyor. Bir bakıma “genomics” in ispatı oluyor.

Kız görme turları katılanlar önceden seçip kullandıkları veya bundan sonra kullanacakları boğa spermalarıyla sürülerinde istedikleri yönde gelişme ve düzeltme (ıslah) sağlayabiliyorlar.

Eğer boğa sperması seçiminde bilgisayarlı eşleştirme programından yardım alıyorlarsa, çiftlikteki sürü hem verim, hem fiziksel özellikler bakımından mükemmel olduğu gibi, hem de kan yakınlığı olmadan uygun boğaların seçilerek kullanılması sağlanıyor.

https://vetrehberi.com/kiz-gorme-turlari/

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

4 Aralık 2020 Cuma

Koyunlarda Üreme Yönetimi



Koyunlarda üreme yönetimi, günümüzde koyunculuk göreceli bir gelişme göstermektedir. Bu gelişmenin nedenleri olarak süt ve besi sığırcılığındaki krizi, kırmızı et üretimindeki açığı ve Devletin desteklerini sayabiliriz. Bu gelişmenin süt, et ve kuzu üretim artışı ile taçlanması yetiştiricilerin gelirlerini artıracaktır. Bunun için de en başta üreme yönetiminin düzgün yani döl ve kuzu veriminin, kuzu ikizlik oranının iyi olması gerekir. Bu yazıda koyunlarda üreme yönetimi üzerinde durulacaktır.

Koyunlarda Üreme

Koyunlar üreme açısından mevsime bağlı çoklu kızgınlık gösteren hayvanlar olarak nitelendirilir. Bunun anlamı yılın sadece belli bir mevsiminde birden çok kızgınlık göstermeleridir. Bu mevsim kuzey yarım küre için günlerin kısalmaya yüz tuttuğu sonbahar mevsimidir. Ancak genetiği gelişmiş koyun ırklarında beslemeye ve kimi hormonal uygulamalara bağlı olarak yılda birden çok kızgınlık dönemi oluşturmak mümkündür. Bu suretle koyunlardan yılda iki ya da iki yılda üç kuzu elde etmek olasıdır. Ancak çoklu doğumlar söz konusu olduğunda iki yılda üç kuzu elde etmek daha doğrudur.

Koyunlarda Üreme Yönetimi

Koyunlarda çoklu kızgınlık dönemleri ve çoğuz kuzu oluşturmanın bugün en çok kullanılan iki yöntemi vardır. Bunlardan birisi yoğun besleme (flushing), diğeri de sünger uygulamasıdır.

Flushing yönteminde normal sıfat sezonu dışında örneğin ilkbaharda koyunlara çiftleştirmeden önceki ve sonraki üç haftalık dönemde meraya ilaveten enerjiden zengin, nişasta içeren arpa, buğday, mısır gibi tane yemlerin yoğun olarak verilmesi söz konusudur. Böylece hem toplu kızgınlık oluşturmak, hem de ikizlik oranını artırmak mümkündür. Flushing uygulaması kızgınlığın belli bir zaman diliminde oluşmasını sağlasa da kısa bir süreye sığdıramaz. Oysa hormon uygulamaları kızgınlığın kısa bir süreye toplanmasını sağlar.

Hormon uygulamaları arasında en çok kullanılanı sünger ile yapılandır. Bu teknikte progesteron hormonu emdirilmiş süngerler özel kanülü ile koyunların vaginasına bırakılmakta, 11-14 gün sonra sarkan ipinden tutularak dışarıya çıkarılmaktadır. Süngerler çıkarıldıktan hemen sonra koyunlara yumurtlamayı sağlayıcı ve ikizlik oranını artırıcı hormon verilir. Hormon uygulamasını takip eden 1-2 gün içinde koyunlar topluca kızgınlığa gelirler ve ileride anlatılacak sıfat yöntemlerinden biri ile çiftleştirilirler. Koyunlarda sünger uygulanarak kızgınlıkların toplulaştırılmasının yetiştirici açısından çok önemli yararları vardır. Her şeyden önce toplu kızgınlık beraberinde toplu doğumu getireceğinden doğan erkek kuzular da bir örnek olur ve belli bir besi dönemi sonunda topluca satışı kolaylaşır. Ayrıca doğumların da toplulaşması kısa bir süre içerinde doğumların sona ermesini sağlayarak iş gücü açısından işletmeyi rahatlatır. Yine bu yöntemle yetiştiriciler ödemelerinin vadesine göre kasaba kuzu sevk ederek maddi sıkıntıdan kurtulmuş olurlar.

Koyunlarda Geleneksel Üreme Yöntemi

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

29 Kasım 2020 Pazar

Koyunlarda Apse Hastalığı

 


Koyunlarda apse hastalığı oluşmasında akla ilk gelen, her zaman, Kazeöz Lenfadenitis (CL, CLA) ya da koyun pseudotüberkülozu denen hastalıktır. Yetiştiriciler arasında çıbancırtlak veya çatlak olarak bilinir. Etkeni Corynebacterium pseudotuberculosis (CPS) adı verilen bir bakteridir. Bakteri vücudun dışarıdan görülen lenf bezlerinde apse oluşturduğu gibi, dışarıdan görülmeyen lenf bezlerinde de apse oluşturur.

Çene altı, kasık, koltuk altı, boyun, meme üzeri ve kulak arkasındaki lenf yumrularında oluşan apseler dışarıdan görülebilir ve patlayıp açık hale gelerek dışarıya irin sızabilir. Halbuki akciğerlerin arasındaki lenf yumrusuna yerleştiğinde dışarıdan görülmez. Fakat hastalık yayılmaya devam eder.

Apse içindeki irin yeşilimsi sarı, peynirimsi kıvamdadır. Kalın bir kapsül içerisinde bulunur. Bu apselerin açılmasıyla yemlik kenarlarına bulaşan mikroorganizma sağlıklıları da hasta etmeye yeter. Diğer yandan akciğerlerin arasındaki lenf yumrularında apse varsa hava yoluyla da bulaşma olur. İrinin milyonlarca bakteri içerdiği ve bulaşmada çok önemli rol oynadığı bildirilmektedir.

Koyunlarda apse hastalığı öldürücü değildir. Ancak; mezbahalarda çok miktarda karkas kısmının atılmasına sebep olur. Büyük ekonomik kayıplara yol açar. Karkasın pazar potansiyelini yok edecek kadar yaygın olabilir. Koyunlarda “zayıf koyun sendromu” (Thin Ewe Sydrome) ile karşımıza çıkar.

Koyunlarda Apse Hastalığından Korunma ve Tedavi

Hastalığın ticari aşısı vardır. Sürü bazında tedavisi yoktur.

Tek tek yapılan tedaviler ise nüksederek başarısız olur. Hızla yayılan bir hastalıktır. Antibiyotiklere cevap vermez. Laboratuvarda gentamisin, tetrasiklin, ampicillin, penisillin ve linkomisine karşı duyarlı çıksa da vücutta antibiyotiklerin etkisi gayet sınırlıdır.

Bilim adamları çinko desteklerinin bağışıklık fonksiyonlarının uyarılması ve apse şekillenmesi esnasında bakteriyel artışın durdurulması ile yarar sağlayacağını bildirmişlerdir.

Koyunlarda Morel Hastalığı

Aynı şekilde, hemen hemen aynı belirtilerle görülen başka etkenler tarafından oluşturulan bir “Koyunlarda Apse hastalığı” da söz konusudur. Kazeöz Lenfadenitis ile birbirine karıştırılır. Hastalığa 1911 yılında ilk kez dikkat çeken bilim adamı M. G. MOREL ’in adı verilmiştir. Morel Hastalığı.

Fransız araştırmacı Morel Hastalığının etkeni olarak Staphylococcus aureus subspecies anaerobius ‘u göstermiştir. Kısa adı “Saan” olan etken bazen yanına başka mikroorganizmaları da alarak apse oluşturmaktadır.

Staphylococcus aureus subspecies anaerobius = Saan apseleri oluştururken yanına Trueperella pyogenesMicrococcusPseudomonasKlebsiellaE.coli ve Pasteurella multocida gibi hastalık yapıcı etkenleri de alır.

yazının devamı: https://vetrehberi.com/koyunlarda-apse-hastaligi/

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , ,

27 Kasım 2020 Cuma

Süt İneklerinde Verimliliği Etkileyen Dört Önemli Organ

 


Süt ineklerinde verimliliği etkileyen dört önemli organ vardır. Bu organların tek tek ya da topluca etkileri sonucu verimler ortaya çıkar. Şimdi bu organları sırasıyla inceleyelim.

Dört önemli organ ilki MEMELER

Memeler sütün üretildiği organlardır. İnekte biri birinden bağımsız 4 adet meme lobu bulunur. Süt meme dokusunda bulunan hücreler tarafından üretilir. 1 litre süt üretimi için memelerden 400 litre kanın geçmesi gerekir.

Sağlıklı memeler dışarıya kapalı oldukları için mikropsuzdur. Çünkü meme başlarında bulunan keratin tıkaç memelere mikrop girişini engeller. Sadece sağım sırasında meme başlarındaki tıkaç kalkarak sütün akışına izin verir. O nedenle memeye mikrop en fazla sağım sırasında bulaşır.

Sağımdan sonra meme başı yaklaşık yarım saat açık kalır. Eğer bu süre içerisinde ineklerin yatmaları engellenirse memelere mikrop bulaşmaz. İnekler sağımdan sonra yemliğe giderlerse bu yarım saatlik süreyi ayakta geçirmiş olurlar. Ayrıca, sağımdan sonra meme başları koruyucu bir sıvıya batırılır. Bu sıvı kuruyunca meme başlarında zar gibi bir tabaka oluşturur ve memeye mikrop girişini önler.

Sağım öncesi ve sonrası meme başlarının mikrop öldürücü sıvılara batırılması büyük önem taşır. Meme suyla yıkanmamalı, her lop ilk daldırmadan hemen sonra temiz bir bez ya da kağıt peçete ile temizlenmelidir. Sağımdan önce meme başındaki tüylerin hafif alevle yakılması mikropların tutunmasını önlemek açısından önemlidir.

İneklerin yattıkları yerlerin kuru ve temiz olması da mikrop bulaşmasını engeller. Islak ve pis altlıklarda bulunan mikroplar meme başındaki kıllara tutunurlar ve sağım sırasında meme dokusuna girerek mastitis denilen meme iltihabına yol açarlar. Mastitis bir süt sığırcılığı işletmesinin en önemli sorunudur. İşletmelerde ya hiç bulunmaması ya da çok seyrek olarak görülmesi arzu edilir. Bunun için de sağım makinelerinin ve sağımcıların el hijyenine dikkat etmek, ineklerin kuru ve temiz ortamlarda barınmasını sağlamak ve sağımdan sonra inekleri en az yarım saat ayakta tutmak çok önemlidir. İnekleri mastitisten korumak için kuru dönem de meme içi ilaç uygulaması ve aşı tavsiye edilir.

Rahim (Uterus)

Rahim inekte yavrunun geliştiği, kızgınlığın oluşmasını sağlayan hormonun salgılandığı önemli bir organdır. Rahim hastalıklarında gebelik, doğum ve dolayısıyla işletmenin geleceği olan buzağı oluşmaz. İnek doğum yapmayınca da süt üretimi durur. Yani iki yönlü bir zarar söz konusudur. Onun için rahimi hastalandırmamak gerekir.

Rahim korunaklı bir organdır. Rahim ağzı sadece kızgınlık ve doğum sırasında açılır. Rahimi hastalandırmamak için bu iki dönemde çok dikkatli olmak gerekir. Çiftleşme ya da tohumlama ile sonuçlanmayan bir kızgınlıkta rahime mikrop kolay kolay bulaşmaz. Ancak kızgınlıkta boğa ile çiftleşen ineklerin rahmine boğadan mikrop bulaşır. Kızgınlıktaki tohumlamada ise tohumlamacının aletlerinin temiz olmaması mikrop bulaşmasına neden olur. Rahime mikrop bulaşmasının en birinci yolu doğum sırasında yapılan zamansız ve gereksiz müdahalelerdir. Kimi yetiştiriciler yavru suları akan ve ayakları ile burnu görünen buzağıyı hemen çekip çıkarmak isterler. Bu son derece yanlış bir tutumdur. Doğru olan doğumun başlamasından itibaren en az bir saat ineğin kendi kendine doğum yapmasını beklemektir. Ancak bundan sonra da doğurmazsa bir veteriner hekime başvurulmalıdır.

Bazı mikrobik hastalıklar rahimi hastalandırarak ineğin döl tutmasını engeller. Bu hastalıkların başında yavru atmaya neden olan brusella gelir. Bruselladan korunmanın yolu doğal aşım yerine sun’i tohumlama kullanmak ve inekleri koruyucu olarak aşılatmaktır.

yazının devamı için tıklayın: https://vetrehberi.com/sut-ineklerinde-verimliligi-etkileyen-dort-onemli-organ/

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , ,

25 Kasım 2020 Çarşamba

Hücrenin Tarihsel Seyri



Hücrenin tarihsel seyri, hücreler ile ilgili ilk çalışmalar İngiliz doğa bilimci Robert Hooke tarafından 1665 yılında yapılmıştır. Robert Hooke uzun tüp içerisine kurduğu merceklerle basit bir mikroskop yaparak, şişe mantarından aldığı ince kesitleri bu mikroskop altında incelemiş ve küçük odacıklar görmüş bu odacıklara ise Cellula (Hücre) adını vermiştir. Hooke tarafından görülen bu hücreler cansız hücrelerdi. Sonraki yıllarda Leeuwnhoek kendi yaptığı mikroskopta kirli sularda hareketli mikroorganizmalar gördü.

Robert Hooke hücreyi keşfinden yaklaşık 200 yıl kadar sonra Brawn (1831) bitki hücresinde çekirdeği buldu. Mattihas Schleiden ve Theodor Schwan 1838-1839 yıllarında yaptıkları mikroskobik incelemelerde bitki ve hayvan hücrelerini gördüler ve hücre içindeki yapıya ‘Plazma’ adını verdiler. Alman botanikçi Mattihas Schleiden ve Alman zoolog Theodor Schwan bitki ve hayvan hücrelerindeki bu gözlemlerinden yola çıkarak bütün canlıların hücrelerden meydana geldiklerini ileri sürmüş ve ilk kez bir hücre teorisi ortaya atmışlardır. Bilim tarihi yazarları hücre teorisinin kurucusu olarak bu iki bilim adamını birlikte gösterirler. Teori tam ifadesi ile şöyledir: “Hücreler organizmalardır; hem hayvanlar, hem bitkiler bu organizmaların belirli kanunlar altında bir arada toplanması ile teşekkül eder”. 1858 yılında Rudolf Virchow yeni hücrelerin var olan hücrelerin bölünmesiyle oluştuğunu söyleyerek 3 temel prensip ortaya koyması ile hücre teorisi bugünkü şeklini almıştır.

Hücrenin Tarihsel Seyri ‘nde Prensipler;

  1. Bütün canlılar bir veya birçok hücreden meydana gelmiştir.
  2. Hücreler, canlıların en temel yapısal ve fonksiyonel birimidir.
  3. Hücreler, kendilerinden önceki hücrelerin bölünmesiyle medya gelirler.

Sitoloji ile Biyokimya ‘yı birleştiren ilk çalışmalar


yazının devamı için tıklayın: https://vetrehberi.com/hucrenin-tarihsel-seyri/

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,

24 Kasım 2020 Salı

Köpeklerde Mastitis Enfeksiyonu ve Agalactia

 


Köpeklerde mastitis meme bezlerinin bakteriyel enfeksiyonu sonucunda laktasyon da bulunan köpeklerde şekillenebilir. Mastitisin olası sebepleri, hematogen yayılma şeklinde olabileceği gibi, travma veya hijyenik koşulların kötü olması sonucunda da görülebilir. Meme yangılarında sıklıkla E. coliStaph. aureus ve R-hemolotik streptokoklar rol oynar. Hafif klinik seyri yanısıra, şiddetli seyreden olgular da görülebilir. Hafif olgularda hasta memeler sert, büyümüş, ağrılıdır ve genellikle galactostazis şekillenir.

Köpeklerde Mastitis Tanısı Nasıl Yapılmalıdır?

Sitolojik muayene için süt örnekleri alınarak, bir lam üzerinde hazırlanan preparatlar Gram boyası ile boyanabilir. Işık mikroskobunda incelenen preparatlar da dejenere olmuş nötrofiller, intrasellüler bakteriler ve makrofajlar izlenebilir. Sağaltımı yönlendirmek üzere süt örnekleri memelerden çekilerek veya steril bir enjektörle meme bezinden aspire edilerek alınabilir ve mikrobiyolojik kültürü yapılabilir. Ancak akut olgularda kültür sonucu beklenmeden hemen sağaltıma başlanmalıdır.

Mastitisin Tedavisi

Sağaltım için mutlaka Hekim ‘inize başvurun. Burada yazılan tedaviler bilgi amaçlıdır. Burada verilen bilgilerle tedavi edilmeye çalışılan hastanın oluşabilecek olumsuz tüm sonuçlar için hiçbir sorumlukluk kabul edilmez.

Sağaltım amacıyla, kandan memeye kolay geçebilen trimethoprim-sulfaeritromisinlinkomisinklindamisinampisillinsefalosporinleroksasillinkanamisin ve kloramfenikol gibi antibiyotikler kullanılabilir. Köpeklerde genel hastalık belirtileri fazla değil ise

yazının devamı için tıklayın: https://vetrehberi.com/kopeklerde-mastitis-enfeksiyonu-ve-agalactia/

Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

16 Kasım 2020 Pazartesi

Kedilerde Mastitis ve Agalactia



Kedilerde mastitis meme bezlerinin bakteriyel enfeksiyonu sonucunda laktasyon da bulunan kedilerde şekillenebilir. Mastitisin olası sebepleri, hematogen yayılma şeklinde olabileceği gibi, travma veya hijyenik koşulların kötü olması sonucunda da görülebilir. Meme yangılarında sıklıkla E. coli, Staph. aureus ve R-hemolotik streptokoklar rol oynar. Hafif klinik seyri yanısıra, şiddetli seyreden olgular da görülebilir. Hafif olgularda hasta memeler sert, büyümüş, ağrılıdır ve genellikle galactostazis şekillenir.

Kedilerde Mastitis Tanısı Nasıl Yapılmalıdır?

Sitolojik muayene için süt örnekleri alınarak, bir lam üzerinde hazırlanan preparatlar Gram boyası ile boyanabilir. Işık mikroskobunda incelenen preparatlar da dejenere olmuş nötrofiller, intrasellüler bakteriler ve makrofajlar izlenebilir. Sağaltımı yönlendirmek üzere süt örnekleri memelerden çekilerek veya steril bir enjektörle meme bezinden aspire edilerek alınabilir ve mikrobiyolojik kültürü yapılabilir. Ancak akut olgularda kültür sonucu beklenmeden hemen sağaltıma başlanmalıdır.

Mastitisin Tedavisi

Sağaltım için mutlaka Hekim ‘inize başvurun. Burada yazılan tedaviler bilgi amaçlıdır. Burada verilen bilgilerle tedavi edilmeye çalışılan hastanın oluşabilecek olumsuz tüm sonuçlar için hiçbir sorumlukluk kabul edilmez.

Sağaltım amacıyla, kandan memeye kolay geçebilen trimethoprim-sulfa,

yazının devamı: https://vetrehberi.com/kedilerde-mastitis-ve-agalactia/

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,